Kışın Getirdikleri - Yağmur Ocak

22.12.2022 94

KIŞIN GETİRDİKLERİ

            Kasımın sonlarındaydık, hafif sonbahar rüzgarlarının şiddetini artırması nedeniyle herkes kışlık kıyafetlerini giymeye başlamış ve palto, mont gibi giysilerin satış oranında gözle görülen bir artış olmuştu. Yavaşça herkes kış havasına girmişti hatta bazıları şimdiden bere, atkı, eldiven ve bot giymeye başlamıştı. Bu mevsim geçişinden insanların etkilendiği gibi çevre de etkilenmişti. Ağaç yaprakları dökülmeye başlamış ve ağaçlar kıyafetsiz kalmıştı. Sonbahar yağmurları eskisine nazaran daha sık yağıyor hatta yağmurla karışık çok az da kar yağıyordu. Kışı sevenler hallerinden memnun bir şekilde kışı ne kadar çok sevdiklerinden bahsederken, benim gibi kışı sevmeyenler ise bir köşede soğuktan şikayet ederken onların bu haline anlam veremiyorlardı.

           Küçüklüğümden beri kıştan nefret ediyorum. O dondurucu soğuklardan, evden çıkmadan önce özenerek yaptığım saçımın bir anda dağılmasından nefret ediyorum. Aynı zamanda kalın kıyafetler içinde boğuluyormuş gibi hissediyorum. Şiddetli fırtınalar sebebiyle elektriğin kesik olduğu günlerden biriydi. Dışarıdaki fırtına yüzünden hepimiz eve sıkışmıştık. Ailece kışın gelmesi hakkında konuşuyorduk. Annem ve ben kışın yaklaşmasından ne kadar rahatsızsak, kardeşim ve babam da o kadar mutluydu. Hepimiz sessizce oturup bir şeylerle ilgileniyorken kardeşim hepimizin bir arada olmasını fırsat bilmiş olacak ki sohbeti başlatmak için odasından koşarak çıktı. "Kış gitgide daha çok yaklaşıyor harika değil mi?" Sesini fazla yükseltmesinden ötürü bir anlığına yerimden sıçradım, fazla vakit kaybetmeden sorusuna yanıt verdim. " Neden bu kadar heyecanlandığını anlayamıyorum." Verdiğim yanıt onu rahatsız etmiş olacak ki yüzünü buruşturdu. "Nasıl kış mevsimini sevmezsin? Aklım almıyor." diye yanıt verdi. "Binlerce neden sayabilirim ama vaktimi sana harcamak istemiyorum." dedim. Kaşlarını çatıp göz devirdi. Babam hafif kahkaha atıp konuşmaya başladı. "Sen de tıpkı annen gibisin, kıştan nefret ediyorsun." Babamın söylediği şeyin üstüne annem gururlu bir yüz ifadesi takındı. "Eh işte kimin kızı?" dedi. Kısa bir sessizlikten sonra annem tekrar konuşmaya başladı: "Kış gibi bir mevsimi neden sevdiğinizi anlamıyorum." Kardeşim bu sözün üzerine bağırıp çağırmaya başladı. "Baba kışın gelmesi hakkında ne düşünüyorsun?" dedim. Babam kısa süre düşündükten sonra sorumu yanıtladı: "Sanırım mutluyum diyebiliriz." Babamın yanıtına karşı afalladım. Kardeşimin bağırmasını dinlediğimde söylediği bir şey dikkatimi çekti. "Az önce ne dedin sen?" diye sordum kardeşime, sırıtmama engel olamamıştım. "Noel Baba, Noel Baba demiştim." Kahkahamı tutamadım. "Noel Baba mı?" diye dalga geçmeye başladım. Utanmış olacak ki yüzü kıpkırmızı oldu. Annem kardeşimle dalga geçmeme kızmış olacak ki kaşlarını çatıp kısık sesle beni azarladı. Annemden azar işitmek istemiyordum ama cidden Noel Baba peri masalına nasıl inanabilir ki? "Kusura bakma ama böyle peri masallarına inanıyor musun? Konuşan kurabiyeler, Elfler ve Noel Baba peri masalından başka bir şey değiller." Kardeşim söylediklerime yüksek sesle cevap verdi. "Hiç de bile! Gerçek olmadığını nerden biliyorsun?" Çünkü beynimi kullanabiliyorum, diye yanıtladım. Bu söylediklerimden sonra iyi bir azar işiteceğime emindim ama dalga geçmezsem içimde kalırdı. Elektriklerin gelmesiyle hepimiz odalarımıza çekildik. Odama geçince kardeşimle olan küçük tartışmamız üzerine biraz düşündüm ve suratımdaki sırıtmaya engel olamadım. Aslında onu suçlayamıyorum. Onun yaşlarındayken ben de böyle şeylere inanırdım, hatta ilkokuldayken sırf bu yüzden herkesle kavga ederdim ve tabii ki alay konusu olurdum. Ha aklımdan çıkaramam, ilkokuldayken sınıf öğretmenimiz bile bu yüzden benimle dalga geçerdi. İlkokulu bana zehir etmişti. Uzun bir süre travmam olmuştu, aynı zamanda kabuslarımın başrolüydü. Aslında hala ara ara rüyalarıma girer. Üzerimde nasıl bir etki bıraktıysa hafızama kazınmıştı. O gün söylediklerine kadar hepsi aklımdaydı. "Böyle saçma bir şeye inanmak için fazla büyük değil misin?" deyip gülmeye başlamıştı. Aslında ben de ondan çok farklı davranmadım, bu konu üzerine biraz daha düşündükten sonra gidip kardeşim ile konuşmaya karar verdim.

           Odası benimkinin yanındaydı. Odamdan çıkıp kardeşimin odasına kapıyı çalmadan girdim. Yatağında oturmuş tabletiyle oynuyordu. Refleks olarak aniden kafasını kaldırdı ve yüksek sesle "Ne istiyorsun?" diye sordu. Ben de "Hiiiç, öylesine konuşalım diye geldim." diye yanıtladım. Bana kızgın olduğu her halinden belliydi. Yanına oturup konuşmaya başladım. "İlk olarak özür dilerim ..." lafımı kesip konuşmaya başladı. "Ne için?", derin bir nefes alıp sorusunu yanıtladım. "Seninle dalga geçtiğim için özür dilerim." Kısa bir sessizlikten sonra konuşmaya devam ettim. "Peki devam ediyorum, ben de eskiden böyle şeylere inanırdım o yüzden seninle dalga geçmem saçmaydı, özür dilerim." Kardeşimin yüzünde "Ben kazandım!" dercesine bir gülümseme vardı. Derin bir nefes alıp yüzündeki gülümsemeyi sildi ve konuşmaya başladı: " Önemli değil, üzülmemiştim zaten." Üzüldüğünü biliyordum ama bozuntuya vermedim. Kardeşimle otururken kapı çaldı ve içeri Noel Baba kıyafetlerini giymiş babam girdi. Bir süre şoktan çıkamasam da sonra çok bozuntuya vermedim ve anın tadını çıkarmak istedim. Kardeşim babamı görünce "Noel Baba!" diye bağırıp üstüne atladı, bana dönüp "Hani gerçek değildi?" deyip bağırmaya başladı. Kardeşim koşarak içeri annemin yanına gitti, ben de babamın yanına geçip fotoğraf çektikten sonra " Bu ne şimdi?" deyip güldüm. "Noel mucizesi" diye yanıtladı. "Noel daha gelmedi ama sen bilirsin." deyip hatırlatma yaptım. " O zaman erken Noel mucizesi." dedi babam. Babam odadan çıkıp içeri kardeşimin yanına giderken babamın fotoğraflarını arkadaşlarıma atmakla meşguldüm. Babam kapıyı açıp "Erken Noel kutlamasını kaçıracak mısın?" diye sordu. "Hayatta kaçırmam!" diye yanıtladım. Noel'i bir kereliğine erken kutlamaktan zarar gelmezdi değil mi?