ADSIZ ÖYKÜ - HASRET FİLİZ

22.12.2022 60

ADSIZ ÖYKÜ

 

            Sabah uyandığımda mis gibi kurabiye kokuyordu. Kışın gelmesinin belirtisi, perili köşkün ortaya çıkmasıydı. Evet, sadece kışın ortaya çıkıyordu. Dış görünüşü korkunç, eski havuzu yosun tutmuş, camları kırık kocaman bir perili köşk tam bizim evin karşısındaydı. "Korkmuyor musun?" diye sorarsanız aslında ona çok alıştım. Yıllardır köşk sahipsiz ve sadece kışın ortaya çıkıyor. Aslında köşke girip gezmek istiyorum, sahiden de perili mi yoksa değil mi diye.

Kış olduğu için haliyle okul da var. Her zamanki gibi sabah kalkıp okula gidiyordum, hava çok soğuktu. Giderken parkın kenarında çok üşümüş bir yavru tavşan gördüm, hemen onu karın içinden çıkartıp eve götürdüm. Sonra anneme her şeyi anlattım ve tavşanı evde bırakıp okula gittim. Onu çok merak ettim, okulda son derse girmiştik. Sevgi öğretmenimiz "Çocuklar, en iyi öykü yazan kişinin öyküsünü okulda, panoda sergileyeceğiz." dedi. "Ben kazanmalıyım."  Diye düşündüm ve eve gittim. Evde tavşanı gördüm ve ona sarıldım, sıcacıktı ve mis gibi kokuyordu. Annem onu yıkamış ve ad bile koymuş. Adını "Papi" koymuş annem, gelip "Ben görevimi yapıp onu temizledim, doyurdum. Şimdi sıra sende, alıp onu gezdir." dedi.

Ben Papi'nin tasmasını takıp kapının önüne çıktım, karşıdaki perili köşke dalıp gittim. Çünkü kar yağdığı için köşkün her yeri bembeyazdı, ben kartopu oynamayı çok sevdiğim için kışı da çok severim. Tavşanı gezdirirken bir anda elimden kaçıp köşkün bahçesine girmişti, nasıl alacağımı bilmiyordum. Annem bizi camda görüp dışarıya çıktı, yanıma gelip "Bırak Betülcüğüm, bahçede gezsin. Seninle ben bahçede kartopu oynayalım." dedi. Çok sevinmiştim ve hemen elimde top oluşturup anneme attım. Annem de bana attı ve böyle bir saat boyunca oynadık. Kardan adam falan yaptık sonra annem işi olduğunu söyleyip içeri girdi. Ben tavşanı almak zorundaydım ve perili köşke yaklaştığımda içeriden mükemmel bir müzik sesi geliyordu. Beni köşke doğru sürükledi. Tam köşkün kapısının önüne gelmiştim ki müzik bir anda kesildi. Kendi kendime dedim ki: "Buraya kadar geldim, girmem lazım artık." Yavaşça kapıya dokundum ve kapı bir anda açıldı. Yavaşça içeri girdim. İçerisi tertemiz ve buzla kaplıydı ve içeride bale yapan balerinler ve baletler vardı. Şaşırmıştım, üzerlerinde masmavi renkte kıyafetler, elbiseler vardı.

           Korkup tam çıkacakken üst kattan bir kadın indi. Mavi elbiseli, pembe saçlı, çok güzel bir kadındı. Bana şöyle dedi: "Korkma, benden sana zarar gelmez." Ben ona doğru dönüp kekeleyerek "Bu, bu, burada ki ki kimse yaşamıyordu ama." diyebildim. Peri: "Ama yaşıyormuş işte." dedi. "Adın ne?" diye sordu, "Betül." dedim. "Sizin adınız ne?" diye sordum. "Adım Mon'i." dedi. "Aslında yıllardır biz periler burada yaşıyoruz." dedi ve ben o anda uyandım. Bunların hepsi bir rüyaymış. Uyandığımda ne köşk ne de peri vardı ama ödevimi yapmıştım, rüyamı yazmıştım. Ben birinci oldum ve panoya benim öyküm asıldı. Bu rüyayı hiç unutamadım.